Kastamonu Masaj Salonu Hizmeti Ebru

Kastamonu Masaj Salonu

Kastamonu Masaj Salonu “Siz avcılar! Bir de gülüyorsunuz! Size diyorum ki, ne

kadar çok domuz öldürürseniz öldürün, ateş domuzlardan

daha önemlidir. Bunu anlamış oldunız mı hepiniz?”

Ralph, kollarını alabildiğine açtı. Tüm üçgene doğru

döndü:

“Ya orada duman yapacağız… Yahut öleceğiz.”

Durdu, bundan sonra söyleyeceğini düşündü:

“Bir şey daha var.”

Biri seslendi:

“Fazla şey var.”

Bu sözü onaylayan homurtular terfi etti. Ralph,

homurdananlara hiç kulak asmadı:

“Bir şey daha var: bütün adayı azca kalsın yakıyorduk.

Kayaları oradan oraya yuvarlayıp, yemek pişirmek için küçük

ateşler yakarak, boşuna zaman harcıyoruz. Şimdi bir şey

söyleyeceğim ve bunu bir kaide yapacağım; çünkü ben şefim:

Ateş, sadece ve sadece dağda yakılacak. Asla yakılmayacak

başka bir yerde.”

Kastamonu Masaj Salonu

hemen kıyametler koptu; çocuklar ayağa kalkıp bağlarırdılar.

Ralph da onlara bağırdı:

“Eğer bir balık veya bir yengeç pişirmek için ateş

istiyorsanız, dağa da gidebilirsiniz pekâlâ. Hem ateşin

sönmediğini biliriz o vakit.”

Batmak üzere olan güneşin ışığında, eller denizkabuğuna

doğru uzanıyordu. Ralph, denizkabuğunu elinden

bırakmadan, kütüğün üstüne atladı.

“İşte ben bunları söyleyecektim. Söyleyeceğimi de

söyledim. Beni şef seçtiniz. Şimdi sözümü dinleyeceksiniz.”

Ortalık yavaş yavaş duruldu. Nihayetinde çocuklar yineyerlerine oturdular. Ralph, kütükten indi, her zamanki sesiyle

konuştu:

“unutmayın, kayalar tuvalet olacak. Ateş sönmeyecek ve

işaret olarak duman çıkacak. Dağdan ateş almayacaksınız.

Pişireceklerinizi oraya götüreceksiniz.”

Alacakaranlıkta yüzü asılan Jack ayağa kalktı, elini uzattı:

“Daha bitirmedim söyleyeceklerimi.”

“fakat durmadan sen konuştun.”

“Denizkabuğu bende.”

Jack, homurdana homurdana oturdu.

“Son şeyi söylüyorum. Bu mevzuda mevzuşabilirsiniz.”

Ralph, çıt çıkmayıncaya kadar bekledi:

“Her şey bozulmakta. Niçin bilmiyorum. İyi başlamıştık,

mutluyduk. Sonrasında…”

Denizkabuğuyla elinde hafif hafif oynadı. Çocukların

oturdukları yerin ötelerine, boşluğa baktı; canavarı, yılanı,

yangını, korku sözlerini anımsadı:

“sonrasında korkmaya başlanıldı.”

Bir mırıltı, neredeyse bir inilti yükseldi; sonra dağıldı. Jack,

odun parçasını yontmuyordu artık. Ralph, lafı uzatmadan

konuştu:

“Küçükler korkudan söz ediyorlar. Bu işi yoluna sokacağız.

Bu, hepimizin konuşabileceği bir konu. Kısaca bir bakıma

karara varmalıyız bu vehamet konusunda.”